Thursday, October 18, 2012

Ekim 2012 = 2 Günlük Günce


15.10.12, 15:35.

MEDİKOTOBİYOGRAFİK MOMENTİM

En önemlisi, bir dişim kendi kendine kırıldı. Az da olsa çürümüş. Kökü çenemde kalacak. Dişçiye gitmem.

Bu diş, üst-sol ortada sağdan sola 5. ve soldan sağa 3. diş.

Eylül ayında 1 hafta ağır grip oldum. Onun için aldığım okaliptüslü olips şekeri dişin dağılmasına katkıda bulunmuyş olabilir.

Giribi, artık kronikleşmiş ve durup duruken nedensiz gibi görünen biçimlerde nükseden ürtikerim neden oldu. Düzensiz olarak Prednol (kortizon) alıyorum. O bağışıklık düzeyimi düşürüyor. Üşüme ve terleme nöbetleri geliyor.

Yaklaşık 8 aydır Nervium ve Remeron almıyorum. Hapların getirdiği aptallakı gitti. Cinsellik dürtülerim arttı. Bunda psikolojik durumumun biraz düzelmesinin de payı olabilir.

Artık yarı yarıya kötürüm ve bunak durumdayım. Sorun hangi anda sağlam, hangi anda hasta yanımın işlediğinde.

Her 2 ayak bileğim de burkulmanın etkisini taşıyor. Sol bilek, 2007 Ocak’ta burkuldu. Sağ bilek, 2012 Ekim başında veya Eylül sonunda burkuldu.

Son 5 haftadır her gün en az 10 kilometre yürür ve sokakta en az 8 saat kalır durumdayım. O nedenle, dizlerim oldukça gıcırdıyor ve akşam yatınca sızlıyor.

Zihnim çok açıkseçik durumda. Yazma miktarım düştü ama düşünme miktarım düşmedi. Eylül 15 – Ekim 15 arasında 20 kitap okumuşumdur.

Prednol ilk alışımda midemin canına okumuşku ama bu kez düşük ve aralıklı dozlarda aldığım için, mideme bir şey olmadı gibi.

Akciğerlerim, oldukça sıcak geçen Eylül ve Ekim’in etkisiyle oluşan terlemelerimin etkisiyle oluşan üşümelerimin etkisiyle çabucak doluyor ve akşam yatınca soluk almakta zorlanıyorum.

Üşüme korkusuyla ve yine kortizonun bir yan etkisi olarak, son 2 yazdır yaşamımda ilk kez yazları bile hep sıcak suyla yıkanıyorum.

Kabız olmasam da, beslenmemin parasızlık nedeniyle, oldukça ekmek ağırlıklı olmaya dönmesiyle, dışkılamam yavaşladı. Kuru kayısı veya taze sebze yiyince, hemen eski gevşek bağırsaklı kişi oluyorum.

Sartre’ın yakındığı üzere, yalnızca organlarından söz eden yaşlı insanlar biri olmak üzereymiş gibi algılanabilecek olsam da, günce-sever biri olarak, bu medikotobiyografimi keşke daha sık ve çok yazsaymışım diyorum. Hastalıklarımın tam tarihini içeren bir kronolojik döküm, oldukça işlevsel olurdu.

Sonuçta, % 50 sağlıklıyım ve bu bana yetiyor.

*

17.10.12, 12:30.

SON 50 KİTAP

Ekim 2012 itibarıyla 215 kitap ve +30.000 sayfa tamam.

40.000 sayfa ve 267 kitap için, son 50 kitap daha yazılması gerek.

50 muhtemel kitap listesi:

20 YY
10 gelecekbilim
5 rüya
5 sinema
5 derleme ve/ya yazılı metin-dışı kitaplar (foto gibi)
5 diğer
= 50

Bu taslak epeyi değişebilir. Örneğin, gelecekbilim ve sinema konularını zaten yeterince yazmış durumdayım. Yazma odaklanmam onların dışına kayabilir pekala. Ancak günce ve mektup geriye kalan kitapların sayısını tamamlamaya yeter tek başlarına. Bunu daha önce de belirttim (Nesirlerim = 215 Kitap dosyası).

Beni asıl ilgilendiren, tek tek ve yeni artı sapa konular. Örneğin, son 1 haftada müzik konusunda 1 kitap doldurmaya yetecek denli (30 veya daha çok sayıda makaleli, bakınız: Musiki dosyası) makale yazmışım, bunu ayırsadım ve en azından içindekilerini derledim (kopyala-yapıştır konusunu çok yavaş ilerlettiğim için uğraşmadım, bıraktım). Devlet ve yeni orta çağ konularında 1’er kitap tamamlamak isterim ama tamamlayabilir miyim bilemem.

Nokta. Şimdilik.  

Labels: , ,

Saturday, January 21, 2012

SPEKTRUM 2 Pİ 3

17.01.12, 20:00.

SPEKTRUM 2 Pİ 3

Bilgi-öte’yi yakın bir zamanda tasarlamıştım.

Bu akşam onu yaşadım, ‘Fulltime Killer’ filmini seyrederken ve seyrettikten sonra.

Nasıl bir duygu ve düşünce idi?

Vecdden yukarıda bir duyguydu. Kulaklarım uğuldadı, gerçekten. Öyle olması gerekmiyordu ama bugün beynimi zaten aşırı zorlamıştım. Bu gece panik atak bile yaşayabilirim.

Duygu geçecek. Düşünce kalacak. Kalan düşünceyi yazacak birkaç onyılımın daha olacak olması, mucizeden öte bir şey.

Buna, ‘Wikipedia’nın çözülmemiş bilimsel problemler listesini kattığımda, gerçek uçuşlar yaşayacağım. Şimdiye kadar yaşadıklarım da gerçekti ama bunlar neo-real ve neo-meta.

Buna inanamıyorum. Daha bugün öldüğümü düşünüyordum.

Başlığın öyle olmasının nedeni, duruma 2.-3. düşünce / bilgi turlaması sırasında ulaşılması.

İpucu: Nasıl ki tümevarım-tümdengelim arasında ‘1 ters + 1 düz’ türü (her 2 yöne de) dikişler sözkonusu ise, burada da eski yapılıp yeniyi aşmışlarla, yeni yapılıp yeniyi aşmışları tümüyle raslantısal bir ardışıklık karışımında izlemek sözkonusu. Bu bir düşünce koreografisi, doğaçlama ama benim değil, yaşamın doğaçlaması. Son 2 günde yaşadığım en az 5 olay olmasaydı, bunları yazmış olamazdım.

5 = kapalı galeri, açık galeri, sergi, 1 filmcik, 1 film.

1 ve 2 peşpeşe olmalıydı. 4 ve 5 peşpeşe olmalıydı. Sergi izlenimi ortada olmalıydı. 2 filmi ancak bugün, sergiye gidişimden dönüşte belli bir saatta birarada bulabildim, dün değil, daha önce de değil ama aynı satıcı adam hep oradadır.

Gerçekten bilgi konusunda çok şanslıyım. Bunu ben bir daha yaratamayabilirdim. Araya 11 yıl önce yapılmış ve (sarı) sinema açısından bugünden daha ileride bir Johnnie To filmi girmeseydi.

Labels: , ,

Friday, January 20, 2012

AKCİĞERLERİMDE GAZOZ TADI

20.01.12, 12:00.

AKCİĞERLERİMDE GAZOZ TADI

Bu sıralar hava çok soğuk.

Aşırı soğuk akciğerlerimi mahvediyor. Geçmişte kezlerce akciğer kanaması yaşadım. En son 10 yıl kadar önce yaşadım. Geçen seneki ağır gripte bile akciğerlerim kanamadı. Dün akşam ağzımda gazoz tadı vardı. Gazozda karbonik asit vardır ve akciğerlerde karbon dioksit salınımı için kullanılır. Gazoz tadı ağzıma geldiğinde, akciğerlerimin kanı soluğuma karışmış demektir.

Bu bir hastalık. Burada sorun yok.

Artık ölüme karşı hiçbirşey duyumsamıyorum. Burada sorun var.

İntihar etme yetim yok. Alkol görünüşte bir bakıma intihar aracıydı, çünkü kardeşlerim de öyle yapıyor.

Ancak bu intihar etme eğilimi değil. Türkiye ve Reha kafa üstü iniyor. Eskiden sabırla ölmeyi bekler, nekahat dönemi geçince de, yeniden yaşama dönerdim. Artık yaşam yeniden dönecek, ne gücüm var, ne de isteğim.

Bunu da kezlerce yaşadım ve yazdım. Ancak artık yaşlıyım.

Bir şiirin ilk dize bu:

“Akciğerlerimde gazoz tadı”

Son dizesi de şöyle olacak gibi:

“Nihayet ölüm çok şükür”

Dipnot: Bundan sonra epeyi şiir yazacağım gibi, çünkü içinde bulunduğum durum aczi aştı.

Labels: , ,

Tuesday, January 17, 2012

2011 İçin

İnsan yaşlandıkça gelecekten pek bir şeyler ummamaya başlıyor. Türkiye gibi bir yerde, yeninin eskiden kötü olmasına alışa alışa, Pavlov’un köpeği gibi olunuyor: Her yılbaşında tüylerimiz diken diken oluyor.

2011 seçim yılı. 2012 de seçim yılı. 2013, gelecekbilim hesabıyla, Türkiye için ekonomik kriz yılı. Teğet geçirtilmiş gibi yapılan, 2008 ve aslında olağan yılı olan 2015 krizi, erkene alınmış duble kazıklı yol olarak, bizlerin münasip bir yerine girecek.

Türkiye’de yaşlanmanın tuhaf bir yönü de var: Toplumsal sorunlar sana pek dokunmamaya başlıyor. (Bu durum, bizden zengin ve bizden fakir başka ülkelerde nasıl bilmiyorum.) Asıl yük gençlerin omuzuna biniyor.

Bu durumda bakıyorsun:

ABD bastı 1 trilyon dolar, AB bastı 1 trilyon dolar (666 milyar avro); bunların % 5-10’u Türkiye’ye çook sıcak para olarak girecek. 2 seçim salvosu ile bizimkiler, yok yakacaktı, yok yiyecekti, yok seçim gecesi nakit yardımlarıydı derken, en az 10 milyar dolar basacak.

Sonra mı?

Sonra, deniz ve para bitecek.

Ne zaman mı?

En geç 2013 Haziran’da.

2,5 buçuk yıl sonrası için üzülmek istemeyebilirsiniz veya 2,5 yıl sonraki kriz için şimdiden önlem almaya çabalayabilirsiniz.

Ben, ikincisini yeğlerim.

36 içkili yılbaşından sonra, 1 yılbaşına ilk defa içmeden girdim. 2011’in alkolsüz bir yıl olacağını sanıyorum ama başka o kadar çok sağlık sorunum çıktı ki içkiye geri dönmeyi bile düşünmeye başladım.

Benim durumumla, Türkiye’nin durumu benzeşiyor: Hasta gidici, elden gelen sonu birazcık daha uzatabilmek.

Ne öleceğime üzülüyorum, ne de Türkiye’nin yok olacağına üzülüyorum.

Öğrenilmiş çaresizliğin tevekkülü: 2011 bu işte...

Labels:

Sunday, January 15, 2012

Tuhaf Bir Yılbaşı Gecesi

01.01.12, 00:05.

TUHAF BİR YILBAŞI GECESİ

Geceyi Wikipedia’da bilimlerin çözülmemiş problemlerini tarayarak geçirdim.

38 yıllık bilim serüvenimde, insanlarla bilim konusunda hemen hiç uyuşamadık.

Bunların bir bölümü, Wikipedia’da olmayıp, gerçekte sorun olan şeyler. Örneğin:

Matematikte analizden sonra, yeni sistematik bir dal kurulamamış olması, kimseyi yadırgatmıyor; keza küsurlu türev kendine tenha köşelerde yer bulabiliyor. Benim kanımsa, temel bilimlerin tüm denklemlerinin yalnızca türev-tümlev denklem dizileriyle dile getirilemeyeceği yönünde. Yani, hem matematik dili somut durumlara izdüşmüyor, hem yeni matematik dillerine gereksinim var, hem de yalnızca matematik dilinin mutlaklığına güvenilemez. Ancak kimse bunları görmüyor.

Bu nedenle, ne gensiz canlılarla ilgileniliyor, ne de genetikteki birebir neden-sonuç işlemeyişi gözönüne alınıyor.

Daha da vahimi: Poliyalektik kavramıyla, BÜ felsefe bölümü bile ilgilenmedi.

Bilgi yuvaları olması gereken üniversiteler, resmen Orta Çağ skolastiğini işliyor duruma geldi. G-7 için de durum böyle.

Bunların yanında bir de, yeni bir internet yazarlığı teklif aldım. Böyle bir teklifin tam da yılbaşı gecesi gönderilmesi bana tuhaf geldi. 1 hafta içinde yanıt bekleniyor ama pekala 1 hafta içinde yanıt veremeyecek durumlar olabilirdi; sınav dönemim olabilirdi, yılbaşı tatilini uzatan bir CEO olabilirdim.

Her 2 durumu da birleştirince, bilgi kaynağı olan internet, aynı zamanda ‘bilgi azaltan bir öğe’ durumunda da demek oluyor.

Labels: